Doğurganlığı korumak ve ileri yaşlarda sağlıklı gebelik şansını artırmak amacıyla gerçekleştirilen yumurta dondurmaya olan ilginin yükseldiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Yayla Abide, 35 yaşından evvel toplanan yumurtaların başarıyı artırdığını belirtti. İleri yaşlar için doğum planlanması yapan kadınların düzenli olarak yumurtalık rezervini kontrol ettirmesinin önemime değinen Abide, henüz hiç doğum yapmamış düşük yumurtalık rezervi olan, aile öyküsünde erken menapoz hikayesi olan, kemoterapi, radyoterapi tedavileri ve yumurtalık rezervine zarar verecek ameliyatlar öncesinde kadınların yumurtalarını dondurabileceğini belirtti.
1986 yılında gerçekleşen ilk canlı doğumunun ardından tüm dünyada yaygınlaşan ve doğurganlığı koruma yöntemlerinden biri haline gelen yumurta dondurma işlemi 2010 yılından itibaren Türkiye’de de uygulanıyor. İlk yıllarda yalnızca kanser hastalarının başvurabileceği yumurta dondurma işleminin 2014 yılında yayınlanan yönetmelikle kapsamı genişletildi ve evli veya bekar, düşük yumurtalık rezervi olan her kadın için yumurta dondurma hakkı sundu. Özellikle son 5 yıldır yumurta dondurma taleplerinde büyük bir artış olduğunun altını çizen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Yayla Abide, “Günümüzde kadınlar, kariyer planlaması, eğitim, çalışma hayatı, uygun eş arayışı, ikinci çocuğa hazır olamama gibi sebepler veya sağlık sorunları nedeniyle doğurganlıklarını ertelemekte. Bu süreçte de yumurta kalitesi azalmakta, yumurtalarda kromozomal sorunlar ortaya çıkabilmekte. Yumurta dondurma işlemi tam da bu noktada kadının doğurganlığını korumak ve ileri yaşlarda sağlıklı gebelik şansını artırmak amacıyla gerçekleştirdiğimiz bir uygulama. Özellikle son 5 yıldır bu konuya büyük bir ilgi var. Henüz hiç doğum yapmamış düşük yumurtalık rezervi olan, aile öyküsünde erken menapoz hikayesi olan, kemoterapi, radyoterapi tedavileri ve yumurtalık rezervine zarar verecek ameliyatlar öncesinde yumurta dondurma işlemi gerçekleştirilebilir. Hiçbir hastalığı ve erken menapoz hikayesi olmayan, yumurta rezervleri normal kişilere yumurta dondurma işlemi uygulanmıyor” dedi.
Kadınlarda gebe kalma şansının en fazla 25’li yaşlarda iken, 30 yaşından sonra azaldığına, 35 yaşından sonra ise belirgin düşüşe geçtiğini belirten Abide, yumurta dondurma işleminin 35 yaşından evvel gerçekleştirilmesini öneriyor; “Yumurta dondurma işlemi sonrası gebelik oranlarını belirleyen iki önemli faktör; kadının yumurta dondurduğu andaki yaşı ve dondurulan yumurta sayısı. 35 yaşın altında 8-10 yumurta dondurulması yüzde 55-60 gebelik şansı tanır. Yumurta rezervi az ise birden fazla bu işlemi yapmak gerekir. 35 yaş üstü kadınlarda 8-10 yumurta dondurulsa bile gebelik şansı yüzde 30 üzerine çıkmamaktadır”.
Dondurulan Yumurtaları 5 Yıldan Fazla Saklamak Mümkün
Yumurta dondurma işleminin tüp bebek uygulamasına benzer şekilde yapıldığını belirten Abide; “Öncelikle yumurtaları büyütmek için hormon tedavisine başlıyoruz, ultrason ve hormonlarla yumurtalardaki folikülleri takibe alıyoruz. Yumurtalar 18-20 mm’e ulaştığında (genelde 10-11 gün sürmektedir) çatlatma iğnesi yaparak yumurtaları olgunlaştırıyor ve 34-36 saat sonra OPU işlemi ile yumurtaları toplayarak embriyologlara teslim ediyoruz. Toplanan olgun yumurtalar vitrifikasyon denilen hızlı dondurma yöntemi ile donduruluyor ve -196 derecede sıvı nitrojen içeren saklama tanklarında saklanmaya başlıyor” dedi. Saklama koşullarının çok önemli olduğunun altını çizen Abide, güvenilir embriyoloji laboratuvarları tercih edildiğinden emin olunması gerektiğini de ekledi. 5 yıl süreyle saklanabilen dondurulmuş yumurtaların, Sağlık Bakanlığı izni ile daha uzun süre de saklanabileceğini aktaran Abide, “Her yıl hastanın onayı ile 5 yıla kadar uzatılabilen saklama süresi, 5 yıldan sonra Sağlık Bakanlığı’na verilecek dilekçe ile daha da uzatılabilir. Yumurtalar bu sayede 10 yıl sonra bile çözdürüp kullanılabilir. Onay ve dilekçe süresi geciktirildiğinde heyet kararı ile yumurtalar imha edilebilmektedir” dedi. Yumurtaları dondurduktan sonra çözdürene kadar geçen sürenin başarıyı etkilemediğini belirten Abide, literatürde 15-30 yıl sonra bile çözdürüp canlı doğum oluşabildiğinin görüldüğünü belirtti.
Covıd Teşhisinde Yumurta Dondurma İşlemi Durduruluyor
Yumurta dondurma işlemi esnasında hastaya covid teşhisi konulursa tedaviye ara verildiğini belirten Abide, bu süreçte ortaya çıkabilecek gribal enfeksiyon gibi sağlık sorunlarının da tedaviyi erteletebileceğini ifade etti. Kanser tanısı konduktan sonra tedavisi henüz başlamamış hastalara yumurta dondurma işlemini bekletilmeden hızla yapıldığını belirten Abide, özellikle hormona duyarlı meme kanseri hastalarının yumurta dondurma işlemindeki endişelerini dile getirdi. Kanser hastalarının yumurta dondurma işlemlerinin kısa bir sürede gerçekleştirdiklerini belirten Abide, meme kanseri hastalarında tedaviye anti-östrojen ilaçlar eklendiğini ve bu sayede östrojen hormonunun artma riskini azalttıklarını belirtti.
Yumurta Mı Embriyo Mu Dondurulmalı?
Dondurma işleminden önce evli hastaların sıklıkla sordukları sorular arasında yer alan “yumurta mı embriyo mu dondurulmalı?” konusunda açıklama yapan Abide; “Eğer ki embriyo dondurulması yapıldıysa ve çiftler boşandıysa ebriyoların imha edilmesi gerekiyor, bu embriyolar artık kullanılamaz. Bu sebeple risk almak istemeyen evli hastalarımız yumurta dondurma seçeneğini tercih ediyor” dedi.
Toplanan taze yumurta veya dondurulmuş yumurta ile yapılan tüp bebek tedavilerinde başarı oranına da değinen Abide, “Bu konu birçok hastamızın merak ettikleri arasında yer alıyor. Yumurta dondurulması demek, yumurta hücresinin metabolizmasının geçici olarak durdurulmasıdır. Vitrifikasyon yöntemi ile buz kristallerinin oluşumu önlenir ve yıllarca ölmeden yumurta hücrelerinin saklanması sağlanır. Yapılan birçok çalışmaya göre başarı oranının aynı olduğunu söylemek mümkün”.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Yayla Abide Hakkında:
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İngilizce tıp eğitiminin ardından 2007 yılında tıpta uzmanlık sınavında (TUS) yüksek derece elde ederek, ilk tercihi olan Zeynep Kâmil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ihtisas yapmaya başlayan Doç. Dr. Çiğdem Yayla Abide, devlet hizmet yükümlüğünü 2011- 2014 arasında Nallıhan Hastanesi’nde tamamladı. Ardından ihtisasını aldığı Zeynep Kâmil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne uzman hekim olarak geri döndü, sayısız doğumda ve binlerce hastalığın tedavisinde rol aldı. Uyguladığı kısırlık tedavileri (aşılama, tüp bebek, yumurta dondurma), takip ettiği riskli gebelikler, gerçekleştirdiği doğumlar, kadın hastalıkları ameliyatları (açık ve kapalı), ürojinekolojik ameliyatlar ve kanser araştırmaları hem yurt içinde hem de yurt dışında yayınlanan çok sayıda makalenin konusu oldu. Infertilite (kısırlık), tüp bebek ve riskli gebelik alanında kaleme aldığı çalışmalar, uluslararası otoriteler tarafından ilgi gördü, dünyanın en prestijli dergilerinden biri olan Lancet’te yayınlanan gebelik kolestazı hakkındaki yazısı birçok uluslararası araştırmaya ışık tuttu. 2018 yılında edinmiş olduğu akademik bilgi ve tecrübeyle doçentlik ünvanına hak kazanan Doç. Dr. Çiğdem Yayla Abide, 2021 yılında Zeynep Kâmil Hastanesi’ndeki görevinden ayrıldı ve 2022 yılında İstanbul Ataşehir’de yer alan kliniğinin kapılarını açtı. Uzmanlık alanı olan kısırlık (infertilite) tedavileri (aşılama, tüp bebek), genital estetik, vajinismus, kapalı rahim ve yumurtalık kisti ameliyatları, idrar kaçırma ameliyatları, gebelik takibi ve doğum konularında bilgi ve tecrübesini hastalarıyla paylaşmaya devam ediyor.
Yazının yayınlandığı sayfa: Analiz
Bunlar da İlginizi Çekebilir
Doğurganlığı korumak ve ileri yaşlarda sağlıklı gebelik şansını artırmak amacıyla ger…
Devamını OkuDoğal yöntemlerle bebek sahibi olamayan çiftlerin en çok başvurdukları yöntemlerden b…
Devamını OkuKadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Çiğdem Yayla Abide, hayatın birçok alanın…
Devamını Oku